25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULULSLARASI MÜCADELE GÜNÜ

Bugün, 25 Kasım. Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü.


          Dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve kadının bedeni, kimliği ve emeği üzerindeki baskı her geçen gün artmaktadır. Kadınlara şiddet uygulanması bir insan hakkı ihlalidir. Demokrasinin yolu cinsiyet eşitliğinden geçer. Kadınların şiddet yaşadığı, hak ve fırsat eşitliğinden yararlanamadığı toplumlarda kalkınmadan söz edilemez.


5 Kasım 1960’ta diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kadının (Mirabel kardeşler ) tecavüz edilerek vahşice öldürülmesinin ardından 1999 da 25 Kasım tarihi Birleşmiş Milletler tarafından “ Uluslar arası kadına Karşı Şiddete Hayır Günü “ ilan edildi. Peki aradan geçen onca zamandan sonra ne değişti?


Ülkemizde her üç kadından birisi fiziksel,cinsel,psikolojik,ekonomik şiddete maruz kalmakta ,her yıl artan oranda yüzlerce kadın öldürülmektedir.Dünya Ekonomik Formu’nun 2017 yılı Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre ülkemiz cinsiyet eşitliği sıralamasında 144 ülke arasında 130. Sırada yer almaktadır.Kadınlarımız istihdam alanlarından çekilmekte;sosyal güvenceden yoksun bir şekilde zor çalışma koşullarında çalışmaya zorlanmaktadır.Kadınların siyasete katılma,karar mekanizmalarında yer alma oranları olması gereken düzeyde değildir.


Kitlelerin günlük yaşam dertleri öylesine yoğundur ki ‘kadınların ezilişi’ diğer sorunların yanında sanki hep ikinci planda kalmaya mahkumdur.Yapılan tüm eğitim,bilinçlendirme çalışmalarına ve yasal düzenlemelere rağmen kadınların temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi engellenememektedir.Kadınlar hukuki,ekonomik,sosyal ve siyasi alanda eşit bir biçimde yer alamamakta,yaşam hakları ihlal edilmekte,geliri eşit paylaşamamakta ,savaş ve yoksulluktan en fazla etkilenen kesim olmakta,toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele etmektedir.
ÜLKEMİZDE HER ÜÇ KADINDAN BİRİ ŞİDDETE MARUZ KALIYOR!!!

Kadınlara yönelik şiddetler;fiziksel şiddet,cinsel şiddet,duygusal şiddet ve ekonomik istismardır.Kadınların maruz kaldıkları şiddeti durdurmada karşılaştıkları engeller:Duygusal engeller,sosyal engeller,ekonomik engellerdir.


             Devlet ve Siyasi iktidarlar,kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi için gerekli yasal düzenlemeleri yapmak,tedbirler almak,toplumsal zihniyetin dönüşümünü sağlayacak politikaları üretmek ve bunun ödünsüz uygulaması için çalışmak,bu alanda faaliyet gösteren barolarımız ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapmak durumundadır.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Ey Kahraman Türk Kadını!Sen yerde sürüklenmeye değil ,omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.’ Sözünden yola çıkarak kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı yasa,CEDAW sözleşmesi başta olmak üzere,tüm mevzuatlara uyularak kadının beyanının esas alınması,yapılan şikayet ve başvurularda adli,idari sürecin derhal devreye girmesi,koruma tedbirlerinin gecikmeksizin alınması ve 6284 sayılı yasanın uygulanmasıyla Aksaray Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak her türlü şiddetin takipçisi olacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.

 

AKSARAY BAROSU 

KADIN HAKLARI KOMİSYONU